- İSTANBUL FETVASI -
Sultan Vahidettin'in bir "Hatt-ı Hümayun"u ve hükûmetin bir bildirisi ile birlikte 5 Nisan 1920 günü yayınlanıp dağıtılan ve Şeyhülislâm'ın imzasını taşıyan "Fetvây-i Şerife" aynen şöyledir:
"Dünya nizamının sebebi olan İslâm halifesi ( Yüce Tanrı onun hilâfetini kıyamet gününe kadar sürdürsün ) hazretlerinin idaresi altında bulunan İslâm beldelerinde bazı şerir şahıslar aralarında birleşip ve kendilerine reisler seçerek padişahın sadık teb'asını hileler ve tevrizler ile kandırmaya ve yoldan çıkarmaya, padişahın yüksek emirleri olmadan ahaliden asker toplamaya kalkışıp, görünüşte, görünüşte askerî iaşe ve teçhiz bahanesiyle ve gerçekte mal toplama sevdasıyla kutsal şeriata ve padişahın emirlerine aykırı olarak bir takım salma ve vergiler kesip, çeşitli baskı ve işkencelerle halkın mallarını ve eşyalarını yağmalamak ve bu yoldan Tanrı'nın kullarına zulmedegelmeye ve suçlar işlemeye, memleketin bazı köyleri ve bölgelerine hücum ile tahrip, yerle bir etmek, padişahın sadık teb'alarından nice masum kimseleri katl ve masum kanlarını döktükleri, müminlerin emîri olan padişah emrinde bulunan bazı dinî, askerî ve mülkî memurları kendi başlarına azil ve kendi hempalarını tâyin, hilâfet merkezi ile memleketin ulaştırma ve haberleşme yollarını kesmek, devletçe gönderilen emirlerin yapılmasını yasaklamak, hükûmet merkezini diğer bölgelerden ayırmak suretiyle halifelik otoritesini kırmak ve zayıflatmak maksadıyla yüksek halifelik makamına ihanet etmek suretiyle imama ( padişaha ) itaatten dışarı düşmekle, "Devleti âliyye"nin nizam ve düzenlerini, memleketin asayişini bozmak için yalanlar yaymak ile halkı fitneye sevke sebep ve fesada gayret etmekte oldukları açıklanmış ve gerçekleşmiş olan adı geçen reisleri ile avaneleri ve onlara bağlı olan kimseler eşkiya mertebesinde bulunup, dağılmaları hakkında gönderilmiş bulunan yüksek emirlerden sonra hâlâ inat ve fesatlarında direnirler ise adı geçen kimselerin kötülüklerinden memleketi temizlemek ve zararlarından halkı kurtarmak vacip olup "Fe-katilû elletî tebga hattâ tefaa ilâ emerillah" âyeti kerimesi gereğince katilleri ve gerekirse kitle hâlinde öldürülmeleri meşrû ve farz olunur mu? Beyan buyrula.
Cevabı budur: Gerçeği Tanrı bilir ki, olur.
Dûrrî Zâde Es - Seyyid Abdullah tarafından yazıldı
Böylece padişahın ülkesinde savaş kudretleri bulunan müslümanların âdil halifemiz ve imamımız Sultan Mehmet Vahidettin Han Hazretlerinin çevresi etrafında toplanıp bunlarla çarpışmak için yapılan dâvet ve emirlere koşup, adı geçen eşkiya ile savaşları vacip olur mu? Beyan buyrula. Cevabı budur: Gerçeği Tanrı bilir ki, olur.
Dûrrî Zâde Es - Seyyid Abdullah tarafından yazıldı
Bu suretle Halife Hazretleri tarafından adı geçen eşkiya ile çarpışmak için tâyin olunan askerler çarpışmaktan kaçınır ve firar eylerlerse büyük günahâ girip ve âsi olup, dünyada şiddetle cezaya ve âhirete acıklı azaplara hak kazanmış olurlar mı? Beyan buyrula. Cevabı budur: Gerçeğ Tanrı bilir ki, olurlar.
Dûrrî Zâde Es - Seyyid Abdullah tarafından yazıldı
Bu suretle halifenin askerlerinden olup da eşkiyayı katledenler gazi ve eşkiya tarafından katlonulanlar şehit ve şefaata nail olurlar mı? Beyan buyrula. Cevabı budur: Gerçeğ Tanrı bilir ki, olurlar.
Dûrrî Zâde Es - Seyyid Abdullah tarafından yazıldı
Bu suretle eşkiya ile muharebe hakkında çıkarılmış olan padişahın emirlerine itaat etmeyen müslümanlar âsi ve şer'en cezalandırılmaya hak kaznmış olurlar mı? Beyan buyrula. Cevabı budur: Gerçeği Tanrı bilir ki, olurlar.
Dûrrî Zâde Es - Seyyid Abdullah tarafından yazıldı
[ Sayfa Başı ]
|